31 Ağustos 2010 Salı

SİZİNLE GURUR DUYUYORUZ...12 DEV ADAM !

TÜRKİYE YUNANİSTAN'I DİZE GETİRDİİİ :))

Yunanistan'la en son geçen yıl Polonya'da yapılan 36. Avrupa Şampiyonası Finalleri'nde çeyrek finalde karşılaşan Türkiye, normal süresi 65-65 berabere tamamlanan maçtan uzatma sonunda 76-74 yenilgiyle ayrılarak, yarı finale çıkamamıştı.
Bugün saat 21:00'de "komşu" ile C Grubu'nda önemli bir mücadeleye çıkan 12 Dev  Adam'ın ve tabiki bizlerin de tek parolası GALİBİYET..ti.
VE ÖYLE DE OLDU

12 Dev Adam, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda Fildişi ve Rusya'yı yenerek turnuvada 2'de 2 yapmıştı.. Milliler, galibiyet serisine turnuvanın güçlü takımı Yunanistan'ı da ekledi ve liderliği garantiledi..
Nefes kesen, muhteşem bir mücadeleydi..
(A) Milli Basketbol Takımımız, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası C Grubu maçında Yunanistan'ı 76-65 yenerek, liderliğini sürdürdü ve gruptan çıkmayı garantiledi.
SİZİNLE GURUR DUYUYORUZ 12 DEV ADAM !



30 Ağustos 2010 Pazartesi

İKİ BEBEK :)



‎İki bebek battaniyelerinin altında oturuyorlarmış. Biri diğerine sormuş: "Sen eyk...ek bebek misin kız bebek mi?" Öteki ellerini havaya kaldırmış: "Biymiyoyum.. nasıl anlayız ki?" Bizimkisi "ben biyiyoyum akıllım bak..." demiş ve ötekinin battaniyesinin altına kafasını sokuvermiş.. 2-3 saniye sonra kafasını dışarı çıkarmış ve gülümsemiş: - "Sen kız bebeksin ben de eykek bebeğim.." "Ama neyden anladın???" diye sormuş öteki... "Çok kolay akıllım... senin patikleyin pembe benimkiley mavi..."

makarna -Pınar süt ve ATA

Ata'nın rahatsızlığından bahsetmiştim sizlere..çok şükür şu an iyi..ama 1 haftadır nerdeyse hiçbirşey yemiyor ki bu bebekliğinden beri nadir yaşadığımız bir problem..sebze-meyve hemen hemen herşeyi sevdirdim kendisine..istedim ki midesine şuruplardan başka birşeyler girsin ama nafile..Makarna seviyor diye önce bu makarnayı denedim.üzerine özellikle domates ekledim ki küçük beyimiz vitamin alsın biraz..
ama nafile bir kez tadın baktı sadece..ardından da boş makarna haşladım..
ve sonuç:aa iyi bari yemiş diyorsunuz değil mi?öyle mi görünüyor:)toplam iki çatal aldı...
tüm bu zamanlarda yanımızda olan Pınar Süt 'e teşekkürü borç bilirim :))

BU GÜN !

BU GÜN EN ÖNEMLİ GÜN :
RAHMETLİ BABAMIN VE SEVGİLİ ANNEMİN EVLİLİK YILDÖNÜMÜ......














İYİ Kİ EVLENMİŞSİNİZ......
30 AĞUSTOS 1973



TÜM ULUSUN BAYRAMI KUTLU OLSUN....

29 Ağustos 2010 Pazar

ANNE lik..annnemmm

Oğlum..canımın parçası geçen sabah yüksek ateşten dolayı havale geçirdi..Sanırım 15-20 saniye kadar sürdü..Ama inanın benim için uzun süren saatler gibiydi..Ömrümden bi 10-15 yıl gitti galiba..Böyle bir olayı daha önce yaşamamış olmama rağmen sağukkanlılığımı koruyabildim..Sadece özellikle küçük çocuğu,bebeği olanlara önerim elimizin altında internet varken 2 tık la biraz araştıralim hastalıkları(mesela havaleyi) ve bilinçli ANNE olalım..
Anneliği anlamak mı?
Bu işte gerçekten de yaşanılarak,yaşayarak öğrenebilecek bişey..Oğlum benim,herşeyim,sevgilim,bebeğim şu an anlayamayacağın kadar,benimse anlatamayacağım kadar çok seviyorum seni..
Benim dünyalar güzeli,dünyalar iyisi annem; anlamaz mıyım ne demek annelik..bak artık ben de anneyim..oğlumun nannesi,benim canım annem seni çok seviyorum...

28 Ağustos 2010 Cumartesi

ATA BEY NE SEVER?? :)))part 2

Ata çoğu erkek çocuğu gibi Top çok sever..Ata'nın söyleyişiyle BOP !


saçlara DİKKAT :))






hatta o kadar çok ''BOP'' sever ki....

kimin olduğuna bakmaz alıp kaçabilir o ''BOP'' u :))))

KIZILDERİLİ''DEN TEK KELİMELİK HAYAT DERSİ


Cherokee Kabilesinin yaslilarindan biri hayat, ask ve evlilik üzerine konusurken... sunlari söylüyor: "İcimizde iki kurt var ve bunlarin arasinda da korkunç bir savaş.'''' Kurtlardan biri; korkuyu, öfkeyi, kiskançligi, pismanligi, açgözlülüğü, kibiri, kendine acimayi, küskünlüğü, asağılık duygusunu, yalanlari, üstünlük taslamayi ve benciligi temsil ediyor.
Digeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayi, cömertliği, dinginliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardimseverliliği, dostluğu, anlayisi, merhameti ve inanci temsil ediyor." Genclerden biri "hangi kurt Kazanacak?" diye soruyor ve yasli adam kisaca cevap veriyor:
-"Beslediğiniz"

26 Ağustos 2010 Perşembe

Rahmetli Cenk KORAY'ın kollarında kaybettiği oğluna mektubu

Sizin hiç canli canli kolunuzu kestiler mi?
 Hiç elinizi uzattiniz mi ocakta yanan atesin üzerine?
Demir tokmaklari,basiniza basiniza indirdiler mi iri yari adamlar?Gözü dönmüs birileri,kirdilar mi parmaklarinizi?
Tel örgülere takildi mi sirtiniz yerlerde sürünürken?
Birisi gelip kolunuzu kivirdi mi arkaya,zorlayarak ''çat''diye kiriverdi mi?
Çaresizlik denilen,çaresi bulunamayan tek gerçek,sarildi mi bogaziniza?
Adamin biri gelip iki gözünüze iki parmagini sokup,kör etti mi sizi?
Büyük degirmen taslarini getirip koydular mi üzerinize sirt üstü yatarken?
Iyice bilenmis bir biçagi , bögrünüze sokup çevirdiler mi 360 derece?
Ayaginiz kayip yola düstügünüzde,bacaginizin üzerinden hiç kamyon geçti mi?
Su diye size uzatilan bardagi kafaniza diktiginizde,içinde asit oldugunu farkettiniz mi?
Demir bir çubuk,bogazinizdan girip boynunuzun arkasindan çikti mi hiç?
Yolda sessiz sakin yürürken,aniden birisi gelip suratinizin en ortalik yerine muhtesem bir yumruk savurdu mu?
Balkondan düsen koca bir saksi,tam kafanizin ortasina indi mi?Evinizin alev alev atesler içinde yandigini seyrettiniz mi?Bir insanin sel sulari içinde çirpina çirpina can verdigini gördünüz mü?

Veya bütün bunlari görmemis,yasamamis bile olsaniz,biraz düsününüz..Iste bunlarin hepsi bir anda benim basima geldi.19 yil babalik etmeye çalistigim,ALLAH in bana emaneti,canim,gülüm,hayatim,herseyim,bitanem,sebeb -i hayatim,evladim,oglum Nihad,3 dakika içinde yok olasi kollarimin arasinda ölüp gitti.Yapacak hiçbirseyim yoktu.Kapinin cami,sahdamarini kesmisti.Fiskiye gibi kan fiskiriyordu.Kan fiskiriyordu,umutlarim,istikbalim,hayatim yerlere dökülüyordu.Bana yakin durmasi gereken ölüm, beni ölmeden öldürüyordu.


Bugün senden ayrilali tam 1 yil oldu.365 günün birtanesinde bile seni göremedim,elini tutamadim,yanagini öpemedim,bagrima basip sıkı sıkı sarilamadim.Evde tek basima otururken,kapıda anahtar dönmedi ve sen içeriye girmedin.Bir tek gece odanin isigi yanmadi.Ben kapini açip ''yatiyorum,sen yatmiyor musun?''diye soramadim.


YASAMAK CANIMI SIKMAYA BASLADI.


Gül senin aradigina dair bir tek not vermedi tam 365 gündür.


Bu kadar çabuk mu unuttun beni diye düsünüyorum zaman zaman.Ama beni unutmayacagini,unutmadigini biliyorum,bende biliyorum,Halanda biliyor,Enistende,Ece de.Ama oradan bir baglanti kurulmasi mümkün degil...


Günler geçiyor arslanim.Her geçen dakikayi,beni sana yaklastirdigi için seviyorum.Eskiden nasil üzülürdüm,zaman geçiyor,bir gün senden ayrilicagam diye.Ama simdi,hersey tersine döndü.


Herseye tahammül edebiliyor insan.ALLAH böyle bir sabir vermis kullarina.Ama tahammülü olmayan bir tek sey var;senin sevginden mahrum olmak.Bunu hissedememek.ISTE ÖLMEDEN BU ÖLDÜRÜYOR INSANI..........

24 Ağustos 2010 Salı

Ata anlatır,anne şaşırırr..


iyi de Ata nereye bakıyooorr?










anneye ne söylüyor da anne bu kadar şaşırıyooorrr ?











Ata anlatmaya devam ediyor,anne de anlamamaya :))

Sabiha Paktuna Keskin diyor ki;


Tatlı-sert otorite kurun


Çocukluk döneminde yaşanan olumsuzluklar ilerleyen yıllarda çocuğu nasıl etkiler?

Bu çok hassas bir konu. Bir günlük bebeğe annesinin kucağında aşı yapılır. Bu kesinlikle yanlıştır. Çünkü anne karnında annesinin kokusunu kodlamıştır ve o kokuyu duyarken bebeğe o acıyı hissetirmemek gerekir. Çünkü beyni bunu kaydeder. 0-4 yaş döneminde kimse bir şey hatırlamaz. Ama hatırlanmayan olaylar yaşamımız boyunca davranışlarımızı etkiler. Bu dönemde beyinde anıların kaydedildiği bölüm olan 'hipokampus' çalışmaz. Onun yerine 'amigdala' fotokopi yapar gibi yaşananları kaydeder. Çocuğun beyni saniyede 30 milyon kayıt yapar. Bu kadar kayıt yapan bir teknoloji yok, olması da mümkün değil. 'Amigdala'nın kaydettikleri yaşam boyunca silinmez.

Psikolojik açıdan sağlıklı bireyler yetiştirmek için anne ve babalara ne tür görevler düşüyor?
Anne ve babanın tatlı-sert bir otorite kurması gerekir. Komut verme, öğüt verme gibi iletişimin bazı genel kuralları vardır. Bu kurallar çocukla kurulan iletişimde de geçerlidir. Çocukla konuşurken emir cümlesi kullanmamak gerekir. Kendi sorununuzu anlatmak için karşı tarafa kendinizi anlatmanız gerekir. Ancak karşı tarafı dinlemek istiyorsanız, onu ona göstermeniz gerekir. Yani 'Sana ne oldu böyle?' demek yerine, 'Çok üzgün görünüyorsun' denilmelidir. Ebeveynlerin çocuklarıyla empati kurabilmesi onları anlamasıyla mümkün olur. Çocuk davranışları için bazı genel kurallar vardır. Ama bunun dışına çıkan çocuklar da oluyor. Bu gibi durumlarda da bir uzmandan yardım almak zorunlu hale geliyor.

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Çocuklarla doğru iletişim nasıl kurulur?Pediatrist - Pediatrik Nörolog Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin


Doğru iletişim kurmak için çocuğun içinde bulunduğu dönemi bilmek gerekir. Ebeveynler bu dönemleri bilir ve çocuğa ona göre davranırlarsa iletişim kendiliğinden kurulur. 0-3 yaş dönemi çocuğun anneye bağlandığı ve onun koruması altında olduğu dönemdir. Bu dönemde çocuğun ağlatılmaması ve her istediğinin yapılması gerekiyor. Bu şekilde çocuk şımarmaz. Şımarmak, ilişkinin bozulması, ilişkideki bağın kopması demektir. ılişkiyi koparan en önemli durum ebeveynin verdiği komutları takip etmemesidir. 'Hayır' dediğiniz şeyi takip etmiyorsanız, sonraki 'hayır'larınız geçersiz olur. Çocuk sözünüzü dinlemez. Bu durumda onun 'şımarık' olduğunu düşünürsünüz. Aslında çocuk değil, ilişki şımarır. Bunun önüne geçmek için ebeveynlerin her şeye 'hayır' dememesi gerekiyor. Genellikle çocuklar babalarının sözünü dinlerler. Çünkü babalar çok fazla komut vermezler.


Bence anneler de bu yöntemi denemeli. Çocuğun hangi davranışına sinirlendiklerini ya da hangi davranışının çocuğa zarar verdiğini tespit edip ona göre komut vermeli ve komutlarını takip etmeliler. 4-11 yaş dönemi yani 'yarış dönemi'nde de çocuğu takip etmek istiyorsanız, çocuğun yarışmasına izin verin ve yapmaktan hoşlandığı şeyleri onunla birlikte yapın. Örnek, onunla oyun oynayın. Anne ve baba aşırı otoriter olmamalı. Güçlü ve güvenilir olmalı. Çünkü insanların güce ihtiyacı vardır. Ergenlik döneminde çocukların arkadaşları için olumsuz eleştiriler yapmamak gerekiyor. Çocuğunuzun arkadaşında gördüğünüz olumsuz yanlar, çocuğunuzda da vardır. Çünkü çocuklar kendisine benzeyenin peşindedirler. Çocuğu arkadaşından uzaklaştırmak değil, olumsuz yönlerini bulup iyileştirmek gerekir. Sözel olarak olumsuzlukları ifade etmek çocukla kurulan ilişkiyi bitirir.

21 Ağustos 2010 Cumartesi

ATA BEY NE SEVER ?? :)) part 1

  • BABASINI SEVER..HATTA ÇOOK SEVER..
  • ''GECE BAHÇESİ'' ni sever...Makapaka favorisidir
  • Arabaları sever..araba kullanmayı çok sever :)

19 Ağustos 2010 Perşembe

Ünlülerin güzellik sırları

Cameron Diaz (Oyuncu)
Güzellik sırrı Uzakdoğu’nun büyülü formülü yoga. Eti tamamen sofrasından kaldıran Charlie’nin 31 yaşındaki güzel meleği, çamur ve lavanta maskesiyle cildinin güzelliğini koruyor.



Julia Roberts (Oyuncu)
Oscar ödüllü 36 yaşındaki yıldız, çılgın gibi egzersiz yapan bir ünlü, kendi ekmeğini özel bir formülle kendisi pişiriyor ve fırından alınan ekmekleri eve sokmuyor. Bu özel formüllü “Julia Roberts ekmeği”, güzel sanatçının diyetinin
demirbaşı.



Diane Lane (Oyuncu)


38 yaşında olmasına rağmen güzel kalmasının sırrını yogaya ve düzenli egzersize bağlıyor








Michelle Pfeiffer (Oyuncu)


45 yaşında olduğuna inanmakta güçlük çekilen Michelle Pfeiffer özel bir diyetle zinde kalıyor. Pfeiffer, tabaklar dolusu balık yiyerek formunu koruyor.
 
 
 
 
 Opraf Winfrey (Televizyoncu)


Televizyon dünyasının 49 yaşındaki ünlü ismi, aerobik sayesinde formda görüntüsüyle parmak ısırtıyor. Özel diyetinde karbonhidratlara hiçbir şekilde yer vermeyen Winfrey, akşam saat 19.30’dan sonra ağzına birşey koymuyor.

DÜŞÜNCELERİNİ DEĞİŞTİR

İyi ol fakat çok iyi olma.
 Birazcık huysuz ol fakat çok değil.
İçinden geliyorsa dua et.
Eğer sana rahatlık veriyorsa arada bir küfür de et.
Etrafındakilere mümkün olduğunca dostça davran, müşfik ol.
...Eğer bir gün kötü davranmanı gerektirecek bir durum karşısında kalırsan;
bağır, çağır, kır, dök ve unut!
Her zaman ve her yerde eline geçen bütün saadeti yakala,
en ufak bir parçanın bile kaçmasına izin verme.
Yaşa, herşeyden önce !yaşa ve sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş olduğun
için, laf olsun diye günlerini geçirme.
Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan;
bütün kalbin, ruhun ve bedeninle sev!
Hayatını o şekilde yaşa ki;
her an kendi elini sıkabilesin ve her gün faydalı olan,
hiç olmazsa bir şey yap ki;
gecelerin yaklaşırken örtüleri üzerine çekip kendi kendine
"Ben elimden geleni yaptım" diyebilesin.


Düşüncelerin neyse hayatında odur.
Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir.

W. SHAKSPEARE

hadi canım :)